Sankt-Peterburg, St. Petersburg (Rusça Санкт-Петербург /sankt pʲɪtʲɪrˈburk/), başkent Moskova’dan sonra Rusya’nın en önemli ve en çok ziyaretçi çeken şehirlerinden bir tanesidir. St. Petersburg, Rusya’nın ikinci, Avrupa’nın ise dördüncü büyük şehridir. Başkent Moskova’nın 715 km kuzeybatısında olan şehir, kültürel bir merkez olmasının yanı sıra, görkemli tarihi binalarıyla görülmeye değer bir şehirdir. St. Petersburg Baltık Denizi kıyısında Neva Nehri üzerindeki 42 adaya yayılmıştır. 27 Mayıs 1703’te 1.Çar Petro tarafından kurulan şehir 200 yıl boyunca ülkenin başkenti olup, Rus Çarlığının Avrupa’ya açılan önemli bir sınır kapısı olmuştur.
St. Petersburg Rus İç Savaşı (1914-1924) sırasında Petrograd (Petro Şehri) olarak anılan şehir, 1924 yılından Sovyetler Birliği’nin yıkıldığı 1991 yılına kadar Leningrad (Lenin Şehri) olarak anılmıştır. Şehir 30 Ağustos 1941 tarihinden itibaren 900 gün Alman kuşatması altında kalmış, fakat Nazi Almanya’sı tarafından işgal edilememiştir. Bu kuşatmadan başarıyla çıkan şehre “Kahraman Şehir” unvanı verilmiş ve Sovyetler Birliği’nde bu unvanla anılan ilk şehir olmuştur.
Rusya için St. Petersburg Avrupa’ya açılan önemli bir kapı niteliğindedir. Şehir, Çarlık Rusya’nın en güzel örnekleri, geniş bulvarları, adacıkları birbirine bağlayan köprüleri ve dingin suları ile “Kuzey’in Venedik’i” olarak adlandırılmaktadır. Dünyanın en ünlü müzelerinden, British Museum ve Louvre’dan sonra dünyanın 3. Büyük müzesi olan ve 3 milyondan fazla sanat eseri barındıran “Hermitage Müzesi” bu görkemli şehirde yer almaktadır. Ayrıca şehri ziyaret eden turistlerin en önemli uğrak noktalarından bazıları bugün müze olarak hizmet veren, Dostoyevski, Puşkin, Anna Akhmatova ve Rimsky-Korsakov gibi ünlü yazar, şair ve bestecilerin evleridir. Dostoyevski’nın romanları olan “Ezilenler” ve “Suç ve Ceza” St. Petersburg’da geçmektedir. Ayrıca dünyaca ünlü yazar, “Petersburg Düşleri”, “Karamozof Kardeşler” ve “Beyaz Geceler” adlı romanlarında bu tarihi kenti çok güzel bir dille uzun uzun anlatmıştır.
“Beyaz Geceler ’in” en uzun yaşandığı Haziran ve Temmuz ayları St. Petersburg’u ziyaret etmek için en iyi zamandır. “Beyaz Geceler ‘in” yaşandığı bu tarihlerde, genellikle güneş sabaha karşı 3’te doğup ve gece yarısı 12 gibi batmaktadır. Sadece gece saat 1:30 ile 2:30 arasında havanın çok hafif kararmasının haricinde, güneş battıktan sonra bile uzun süre şehirde karanlık olmamaktadır.
St.Petersburg şehrinde dünyanın en derin metrosuna, dünyanın en büyük caddelerinden Nevski caddesine ev sahipliği yapmaktadır. Tüm şehrin en güzel mimari yapılarından pek çoğunu bu işlek caddede görmek mümkündür. Alexander Nevski Manastırı, çok sayıdaki tarihi kilise ve katedraller, dünyaca ünlü markaları içinde barındıran büyük alışveriş merkezleri ve sayısız restoran bu ünlü caddede yer almaktadır.
Yapımında 32 çeşit mermerin kullanıldığı, yabancı uyruklu sanatçıların eserlerini barındıran Mermer Saray, şehrin en eski binası olan Yazlık Saray, Neva Nehri kıyılarında bulunan Petro-Pavel Kalesi, dünyanın en büyük Ortadoks katedrali olarak bilinen Aziz İsak Katedrali, gösterişli mimarisiyle, Roma’da bulunan San Pietro Bazilikasından esinlenerek yapılan Kazan Katedrali, Dölülen Kan Kilisesi, Peterhof Sarayı, St. Petersburg’u ziyaret edipte, görülmeden dönülmemesi gereken yerlerin bazılarıdır. St. Petersburg’da ziyaretçiler mantar turşusu, füme balık çeşitleri, yumurta dolması ve çeşitli baharatlar barındıran peynir çeşitleri içeren zakuski adı verilen başlangıç tabaklarını deneyebilir, en lezzetli Rus votkalarını içebilir ve sevdiklerine hediye olarak alabilirler.